ÒÓÐÅÖÊÈÉ ßÇÛÊ
34. KÖYDE BİR GÜN
Ben Hamit Taş.
Ben doktor Erdal’ın eşi Esin Kaya’nın öz kardeşiyim.
Ben İstanbul’da yaşıyorum
ve tekstil ile uğraşıyorum.

Benim İstanbul’dan 50 km uzakta bir köyde
tripleks bahçeli büyük bir evim var.

Geçen hafta sonu iki aileyi davet ettim.
Bunlar doktor Erdal
ve öğretmen Hasan beyin aileleriydi.

Pazar günü sabahleyin
onlar kendi arabalarıyle geldiler.

Ben masayı hazırladım ve mangalı yaktım.
Eşim bana, Erdal beye ve Íasan beye
nefis bir kahve yaptı.

Biz sohbet etmeye başladık.
Hanımlar da etleri hazırladı, salatayı yaptı.
Çocuklar bahçede oynamaya başladı.
Sonra benim hanımın sesi:
Haydi herkes masaya, her şey hazır.
Sonra hepimiz oturduk masaya
ve başladık yemeye.
Nefis oldu.

Biz erkekler politikadan, ekonomiden sohbet ettik.
Hanımlar modadan, pazardan.
Çocuklar da oyundan ve okuldan.
Bu güzel gün de güneşin batmasıyle bitti.

Biz tekrar görüşmek dileğiyle ayrıldık.
ÎÄÈÍ ÄÅÍÜ Â ÄÅÐÅÂÍÅ
ß – Õàìèò Òàø.
ß ðîäíîé áðàò Ýñèí Êàéÿ – æåíû äîêòîðà Ýðäàëà.
ß æèâó â Ñòàìáóëå
è çàíèìàþñü òåêñòèëåì.

 50 êèëîìåòðàõ îò Ñòàìáóëà
ó ìåíÿ åñòü òðåõýòàæíûé äîì ñ ñàäîì (bahçe – ñàä).

 êîíöå ïðîøëîé íåäåëè ÿ ïðèãëàñèë äâå ñåìüè.
Ýòî ñåìüè äîêòîðà Ýðäàëà
è ó÷èòåëÿ Õàñàíà.

 âîñêðåñåíüå óòðîì
îíè ïðèåõàëè íà ñâîèõ ìàøèíàõ.

ß ïðèãîòîâèë ñòîë è ðàçæåã ìàíãàë.
Ìîÿ æåíà ïðèãîòîâèëà äëÿ ìåíÿ, Ýðäàë áåÿ è Õàñàí áåÿ
âêóñíûé êîôå.

Ìû íà÷àëè áåñåäîâàòü.
Æåíû æå ãîòîâèëè ìÿñî è äåëàëè ñàëàòû.
Äåòè íà÷àëè èãðàòü â ñàäó.
Ïîòîì ìîÿ æåíà ïðîèçíåñëà («ãîëîñ ìîåé æåíû»):
Äàâàéòå âñå çà ñòîë, âñ¸ ãîòîâî.
Ïîòîì âñå ìû ñåëè çà ñòîë
è íà÷àëè åñòü.
Áûëî âêóñíî.

Ìû, ìóæ÷èíû, áåñåäîâàëè î ïîëèòèêå è ýêîíîìèêå.
Ƹíû – î ìîäå è î ðûíêå.
Äåòè – îá èãðàõ è øêîëå.
Ýòîò õîðîøèé äåíü çàêîí÷èëñÿ ñ çàõîäîì ñîëíöà
(batmak – òîíóòü, ïîãðóæàòüñÿ).
Ìû ðàññòàëèñü ñ æåëàíèåì âñòðåòèòüñÿ åù¸ ðàç
(tekrar – îïÿòü, ñíîâà; dilek – æåëàíèå).